İzleyiciler

31 Ocak 2016 Pazar

Annee, çok eğlendim bugün!!

Ohhh :))))

Onca işin ortasında davetiye tasarladık, tek tek kestik, biçtik, yazdık, ettik.
Hediye etmek için kitap seçtik, özene bezene paketledik.
Beraber oyun bulduk. Duvara balon dizelim, sapanla patlatalım dedik. Onlarca balon şişirdik, kimini patlattık, kah hah, kih kih güldük.



İnce uzun balonlardan ışın kılıcı yaptık, birbirlerini kestiler.
Yüzlerini boyayalım gelenlerin dedik, internetten örnek bulduk, seçtirdik, boyadık.

 http://sanalzade.com/cocuk-yuz-boyama-ornekleri.html/cocuk-yuz-boyama-13
 http://www.fuzyonblog.com/2014/02/25/kozmetikler-ve-agir-metaller-nasil-bulustu/yuzboyasi2/
https://www.blogger.com/profile/15213205477024166027

Listeden bunları seçtiler... "Ay, çocukları maymuna döndürür müyüm" diye geçti içimden ama, fena olmadı.
Konfeti aldık, çocuklar bayıldı, yerleri temizlerken ben de bayıldım.
Evin hazırlanmasında ve ikramlarda destek aldım. Küçük prensi teyzesi baktı. Servisi anneler yaptı.
Kısacası benim işim organizasyon, ağırlama ve yüz boyama oldu. Bir nevi palyaçoluk yani :)

Yorgunluktan omuzlarım ağrıyor, niye yatmıyorsam :)
Ama başlıktaki lafı duydum ya, ohhh şükürler olsun Allah'ım.

Bir başarılı organizasyonun daha sonuna gelmişken, cesaret veren arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Neyse ki, doğumgünleri yılda bir kez kutlanıyor. Hahhaha.

29 Ocak 2016 Cuma

Parti hazırlıkları

Büyük prensim hevesli bir çocuk değildir. Bir şey istese bile konuşmayla ikna olur, ısrarla bir şey istemez. Özel günler çok umrunda değildir, gidilmiş, gidilmemiş pek tınlamaz. Yani kesinlikle ben değil, babaya çekmiş.
Ama geçen haftalarda "Anne, arkadaşlarıma yaşgünü partime gelmeleri için davetiye hazırlayalım" dediğinde hem parti istemesine oldukça şaşırdım, hem de bu şekilde emrivaki yapmasına. "Yapalım mı?" yok. Üstelik diş hekimine mekik dokuyorum, görüyor, ağrıdan yüzüm gözüm kaymış, farkında.
Çok kurcalamadım, "yapalım" dedim, ama daha önce evde doğumgünü partisi yapmamışım, 1 yaş hariç, ama onu saymıyorum, o, yaşgünü partisinden ötesi gün tadında birşeydi çünkü.
Aldı mı beni bir stres?
Küçük prens yüzünden toplantılara, etkinliklere gidememişim, anneleri tanımıyorum.
Büyük prens haşarı bir çocuk, millet illallah etmiş olabilir, ya kimse gelmezse kaygım var.
Zaten hayata yetişemiyorum, nasıl milleti ağırlayacağım, neler ikram edeceğim, onca çocuğu, analarını nasıl oyalayacağım?

Derken 23 Ocak tarihli partiyi, hava muhalefetinden dolayı önümüzdeki cumartesiye erteledik.
Bayılırım ertelemeye, rahatladım.

Erteleme olayına kadar davetiyeleri halletmiştik, partinin olacağı haftanın perşembe günü götürecekti güya, okullar tatil oldu, dağıtamadık. Onca emek vermişim, ziyan olmasına gönlüm razı olmadı, ben de annelere ayrı ayrı whatsapp'dan gönderdim.


Karne tatiline girdiler ya, kitap hediye edeyim, sevimli olur diye düşündüm. Açtım "kitapyurdu"nu... Ayyy, içim aktı siteye. Kitap okumayalı ne kadar çok olmuş, ve ben nasıl da özlemişim. "Can Çocuk" la filtreledim iyidir diye, aynı gün kargo olanlardan satın aldım. Geç kalmasınlar diye de sıkça dürttüm. Gönderdiler ertesi gün.

Evin yakınlarında bir kırtasiyeye gidip balon ve hediye paket kağıdı aldım, olay ertelenince kitapları bugün sardık cicili bicili kağıtlara.


Hediye paketlerini küçük prensin bebek şekeri kutusuna koydum. Kurdelesinde "hoşgeldin bebeğim" yazıyor, olsun :))) Onlar da bebek. 7 yaşındalar ama hepsi annesinin bebeği.

Sonrasında, çocuklara aldığım "Küçük Prens" kitabına el koydum. 2 sayfa okudum, çok güzeldi, ortamını da yapabilsem, şööle alsam çayımı kahvemi, sessizlikte, battaniyenin altında hayallere dala dala okusam.
Ortamı geçtim, okutmuyor ki küçük prens. Nezle olduk maaile, burnu çeşme, zaten kucaktan inmezdi, şimdi daha bir acayip. Sürekli cızırdıyor.


Durumun özeti, mevcut işlerden dolayı devreleri yakma durumundayken üstlendiğim şu iş yüzünden uyuduğum 3-5 saati de kendime zehir etmiş durumdayım. Şu haftasonu hayırla bir geçsin de inşallah, partiyi de fotoğrafları da paylaşırım.
Tırlatıp, bir yerlere kapatılmazsam tabi. :))

21 Ocak 2016 Perşembe

iyiyim demek adet olmuş

Halbuki değilim.
Kişisel olarak değilim ama vatandaş olarak hiç değilim.
Haberlere her kulak verişimde lanetler okuyorum.. Her gün bir-iki yeni acı haber, önceki günün acı haberinin cenazesi ve geride bıraktıkları, beynimi ve yüreğimi deliyor.
Düşündükçe midem bulanıyor. Birilerinin pis oyunu, doymak bilmeyen cebi ve midesi yüzünden her gün evlatlar ölüyor, kimi yetişkin, kimi çocuk, hatta bebek!!

Blog ortamında tatsız şeyler yazmaktan kaçınıyorum, gerçi son dönemler yazdım ama. İnsanlar zaten kendi sorunlarından bunalmış, burası biraz kaçış alanı, keyif almaya geliyorlar diye. Geçen günlerde öyle bir şey oldu ki, değil sanal alem, gerçek hayatta da dertleşmenin istenmediğini fark ettirdi bana. Sevdiğim bir arkadaşımı aradım, oldukça bunalmışım, imdat demeye. Anlattım anlattım, (aslında huyum değildir neden çenem düştü anlamadım) lafım bitince "benim de bu aralar çok başım ağrıyor" dedi, geçmiş olsun dedim, bir iki bir şey daha geveleyebildim, kapattık.
Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar.
Seneler önce gittiğim bir kursta hoca, ABD de insani ilişkilerin kaybolmak üzere olduğunu, insanların dertlerini anlatmak için "taş" satın aldıklarını, gizlerini, sevinçlerini, kederlerini bu taşlara anlattıklarını söylemişti, biz gülüşmüştük. Arada bir aklıma geliyor.

....
Şu an lapa lapa kar yağıyor. Bir yandan seyretmesi beni mutlu ediyor, diğer yandan açları, evsizleri düşündükçe üzülüyorum. Bu aralar hep böyle, beynimin bir yarısı mutlu olmaya çalışırken diğer yarısı mevcut durumları hatırlatıp "birşeyler yapmalısın" sinyali veriyor. İki düşünce arasında sürmenaj olacak haberi yok.

....
Büyük prensim bu sene ilk kez doğumgünü partisi istedi. Bu cumartesi dedik, hazırlanmaya çalışıyorum. Sınıf arkadaşlarını ve annelerini davet ettik.

İnşallah gönlünce olur, mutlu olur.