Büyük prensim hevesli bir çocuk değildir. Bir şey istese bile konuşmayla ikna olur, ısrarla bir şey istemez. Özel günler çok umrunda değildir, gidilmiş, gidilmemiş pek tınlamaz. Yani kesinlikle ben değil, babaya çekmiş.
Ama geçen haftalarda "Anne, arkadaşlarıma yaşgünü partime gelmeleri için davetiye hazırlayalım" dediğinde hem parti istemesine oldukça şaşırdım, hem de bu şekilde emrivaki yapmasına. "Yapalım mı?" yok. Üstelik diş hekimine mekik dokuyorum, görüyor, ağrıdan yüzüm gözüm kaymış, farkında.
Çok kurcalamadım, "yapalım" dedim, ama daha önce evde doğumgünü partisi yapmamışım, 1 yaş hariç, ama onu saymıyorum, o, yaşgünü partisinden ötesi gün tadında birşeydi çünkü.
Aldı mı beni bir stres?
Küçük prens yüzünden toplantılara, etkinliklere gidememişim, anneleri tanımıyorum.
Büyük prens haşarı bir çocuk, millet illallah etmiş olabilir, ya kimse gelmezse kaygım var.
Zaten hayata yetişemiyorum, nasıl milleti ağırlayacağım, neler ikram edeceğim, onca çocuğu, analarını nasıl oyalayacağım?
Derken 23 Ocak tarihli partiyi, hava muhalefetinden dolayı önümüzdeki cumartesiye erteledik.
Bayılırım ertelemeye, rahatladım.
Erteleme olayına kadar davetiyeleri halletmiştik, partinin olacağı haftanın perşembe günü götürecekti güya, okullar tatil oldu, dağıtamadık. Onca emek vermişim, ziyan olmasına gönlüm razı olmadı, ben de annelere ayrı ayrı whatsapp'dan gönderdim.
Karne tatiline girdiler ya, kitap hediye edeyim, sevimli olur diye düşündüm. Açtım "kitapyurdu"nu... Ayyy, içim aktı siteye. Kitap okumayalı ne kadar çok olmuş, ve ben nasıl da özlemişim. "Can Çocuk" la filtreledim iyidir diye, aynı gün kargo olanlardan satın aldım. Geç kalmasınlar diye de sıkça dürttüm. Gönderdiler ertesi gün.
Evin yakınlarında bir kırtasiyeye gidip balon ve hediye paket kağıdı aldım, olay ertelenince kitapları bugün sardık cicili bicili kağıtlara.
Hediye paketlerini küçük prensin bebek şekeri kutusuna koydum. Kurdelesinde "hoşgeldin bebeğim" yazıyor, olsun :))) Onlar da bebek. 7 yaşındalar ama hepsi annesinin bebeği.
Sonrasında, çocuklara aldığım "Küçük Prens" kitabına el koydum. 2 sayfa okudum, çok güzeldi, ortamını da yapabilsem, şööle alsam çayımı kahvemi, sessizlikte, battaniyenin altında hayallere dala dala okusam.
Ortamı geçtim, okutmuyor ki küçük prens. Nezle olduk maaile, burnu çeşme, zaten kucaktan inmezdi, şimdi daha bir acayip. Sürekli cızırdıyor.
Durumun özeti, mevcut işlerden dolayı devreleri yakma durumundayken üstlendiğim şu iş yüzünden uyuduğum 3-5 saati de kendime zehir etmiş durumdayım. Şu haftasonu hayırla bir geçsin de inşallah, partiyi de fotoğrafları da paylaşırım.
Tırlatıp, bir yerlere kapatılmazsam tabi. :))