Dün planladığım gibi prensleri bizimkilere bırakıp, Kızılay'a gittim, kuaföre. Akşam gitmemiz gereken bir doğum günü vardı, mazereti de o oldu. Fön çektirdim, bakım yaptırdım. Bir şeyler alayım diyordum kendime, butiklere bakındım, sezon diye fiyatların tavan oluşu ve benim yerli malı takıntım dolayısıyla oldukça vakit harcadım ama iki bluz buldum. Kendi evime geldim, lens taktım, makyaj yaptım, giyindim. Ve bebeleri bıraktıktan dört saat sonra onları almaya gittim.
Merak etmişler, -anladığım kadarıyla da kızmışlar, ama renk vermediler-, arayamamışlar tedirgin etmeyelim diye. Neden aramadığımı sordular, küçük prens de bizimkilerin kucağında tatlı tatlı oturuyor. Halbuki görür görmez ellerini uzatır, ıh ıh der, almazsam kıyametleri koparır ama şimdi sadece bakıyor. Ne zaman konuşmaya başladım, minik ellerini uzatıp, ıh ıh ıh dedi.
MEĞER TANIMAMIŞ !
Gözlüksüz, saçlarını toplamayan, yüzü gözü boyalı ve eşofman harici bir şeyler giyen annesini, sesini duyana kadar tanımadı yavrum. Durum anlaşılınca bir kahkaha koptu, bense sadece gülümsedim.
......
Bugünse anneler günü. Sevmiyorum ben bugünü, kimini sevindiren, kimini kahreden günleri sevmem ben.
Geçen haftalarda uzun zamandır görüşmediğim bir hocamı aradım ve yemeğe davet ettim. Geçen yaz annesini kaybettiğini, bu aralar her yerde "anneler günü" lafı döndüğü için görmemek adına ortaya çıkmak istemediğini, fb'de, telefon mesajlarında, tv de, reklam panolarında her yerde, her tarafta gözüne gözüne geldiğini, kendini toparlayınca geleceğini söyledi.
Dün akşam can dostum mesaj atıp anneler günümü kutladı. Yaklaşık 25 yıllık arkadaşım, kardeşim. Henüz bekar. Biz kariyer hayalleri kurarken, o yuva dilerdi Allah'tan. Çevresindeki bebeklerin kokusunu içine çekerken gözleri dolar benim kardeşimin.
Başkalarını kutlarken ağladığına eminim.
Fb de herkes yavrusuyla fotoğrafını koymuş, okullu çocukları olanlar faaliyetleri de eklemiş. Arada bir arkadaşım da, merhum anneciğinin fotoğrafını koymuş, yazmış altına duygularını, oku, ağla o derece.
Benim çevremde bu tür günleri coşkuyla kutlayandan çok, ağlayarak karşılayan daha fazla ne yazık ki. Ölüm de, doğum da Allah'tan, hiçbir insanın da öleni diriltme, olmayanı doğurtma gibi bir gücü de yok. Dolayısıyla Takdir-i İlahi ile gelen bir sevinci, olmayanın gözüne soka soka kutlamak nedir??
Ben cahilim, bilmem. Ama esnaf üç kuruş kazansın diye böyle şeyler uyduruluyor, millet de tatlı tatlı iştirak ediyor gibime geliyor. Fb de dahil olduğum bir grupta daha hafif bir dille yazdım, "o zaman hiçbir şey paylaşılmasın, konuşulmasın hatta....", "insan olmanın doğasındadır bu, sevinçler de, hüzünler de paylaşılır.....", "böyle böyle hayatı kaçırıyorsun...." gibi cevaplar aldım. Annesinin hayatta olmadığını bildiğim bir arkadaşım ise sadece yorumumu beğendi, haklısın gibilerinden bir şeyi, o bile yazmadı. Halbuki "Sağlıklılar günü", "Gözleri Görenler Günü", "Toklar Günü" gibi anlamsız ve adaletsiz bana göre.