İzleyiciler

27 Ocak 2017 Cuma

İyi ki doğdun Büyük Prens









Kebapçıda kutladık. :D
Geçen seneki ev macerasından sonra dışarıda kutlamayı planlıyordum. Doğru bir karar olmuş. 
Çocuklar oyun alanında kudurdular, anneler muhabbet ettik.
İkrammış, parti öncesi- sonrası temizlikmiş, çocuklara oyun bulmakmış,.... yok!

Ohhh, sefamız olsun.




Akıl plan yapar, kader gülermiş

Ağustos ayıydı, arkadaşımız F dedi ki, "sömestrde bize gelin, muhabbet ederiz, çocuklar da yarenlik ederler." Aklımıza yattı, planlar yapıldı, 5 anne, 9 çocuk, kış tatili başladığında Kalkan'da buluşmak üzere uçak biletlerimizi aldık.
Zaman yaklaştıkça heyecanlandık, neler yapacağımızı planladıkça çocuklar gibi sabırsızlandık. Derken ocak ayı başlarında Antalya'da tufanlar boranlar kopmaya başladı, aşır yağıştan okullar tatil oldu. Yıllardır yağmayan kar yağdı.
Ankara'da da, İstanbul'da da kar bastırdı, uçuşlar iptal oldu. Biz hop oturup hop kalkmaya başladık.
Sonrasında hava düzeldi, meteoroloji bizim tatil aralığımızı güneşli göstermeye başladı. Moraller de düzeldi, hayaller daha ayrıntılı kurulmaya başlandı.

13 Ocak sabaha karşı bir mesaj aldım, F nin ablasından. Arkadaşımın sobayı yakmaya çalışırken tutuşturma jelinin patladığını, kollarında ve göğsünde 3.derece yanıklar oluştuğunu, Antalya Hastanesinde yer olmadığı için Aydın'da hastaneye kaldırıldığını yazdı. Peşine de eklemiş, "lütfen biletlerinizi iptal etmeyin, Nisan Mayıs gibi bekliyoruz"
Başımdan aşağı kaynar sular döküldü.
Ertesi gün ayrıntıları da öğrendik. İşin ne derece ciddi olduğunu da.

Ucuz olsun diye promosyon bilet aldığımızdan iptal ya da erteleme hakkımızın olmadığını biliyorduk. Ama İstanbul'dan gelen arkadaşlarımın uçuş saati değişmişti, bu durum iptal şansı vermiş, onlar da iade ettiler. Benim böyle bir hakkım olmadı.
Biletimin yandığını düşünürken, Antalya'daki arkadaşım bir otel ayarladı. 5 arkadaş, 9 çocuk, Kalkan'da villada yapmayı planladığımız tatilimizi 2 arkadaş, 2 çocuk, Side'de otelde yaptık.





Düden Şelalesi

Titreyen Göl

Uzun uzuuun yazasım yok. İki haftada değişen hayatlar, alınan dersler, yapılan ani planlar....


9 Ocak 2017 Pazartesi

inadına "Kürk Mantolu Madonna"

Çok seviyorum kitap okumayı, okurken zaman duruyor, hüzünler erteleniyor sanki.
Bebekten arta kalan zamanda proje çizdiğim, arada derede yemek yapmaya çalıştığım şu günlerde öyle bunaldım ve huzurlu hissetmeyi öyle özledim ki, kaçtım artık. Yemek yapamadım, lahmacun istedik. Çocuklar yemedi, aç kaldılar. Bebeğin peşinde dolanamadım, bir baktım pastel boya bulmuş, onu yemiş. Ayakkabıları, çorapları çıkartmış, yalınayak gezmiş. Abi, salonda uyuyakalmış. Allah'tan üstünü örtmeyi akıl etmiş.
Utanmasam evin halinin fotoğrafını da çeker koyardım. Sabah gelen bakıcı hanımın nutku tutulmuştur.

Ne yaptım peki? "Kürk Mantolu Madonna" yı okudum. Daha önce defalarca başlamıştım, elimden alınmış, afiyetle kemirilmişti. Bir yerde oturduğumu gören kedim kucağıma yerleşti, beraber okuduk.


Pişman mıyım? Değilim aslında ama "iyi ki yapmışım" da diyemiyorum. Belki daha kötü hissedecektim okumasaydım. Gündem malum, dolar bilmemkaç lira olmuş, herkesin suratı asık, korkulu.
Yorum yapasım yok, diken üstünde okuduğum için hakkını veremedim. Akıcı, okuması keyifli bir kitap ama tatsız bir hikaye anlatıyor. Adama ayrı üzülüyorsun, kadına ayrı.
Böyle bir niyetle, pek çok şeyden vazgeçerek okuduğum bir kitabın beni mutlu etmesini isterdim, üzeceğine. Sırada "Küçük Ağacın Eğitimi" var aylardır elimde sürünen.

2 Ocak 2017 Pazartesi

Bakara 286

........ Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.”