Mantığım bu fikre hak verse de, kutsal düşünülen günlerin bir zararını görmediğimden, ben de kutlayangillerdenim.
Regaib kandilimiz kutlu olsun.
Un helvası yaptım adettendir diye. Komşulara dağıtmak geçti aklımdan, "kimsenin kapını çaldığı yok, hep sen, hep sen" dedi içimdeki kötü kız. Hak verdim, vazgeçtim.
Ben şuncular buncular günlerini sevmem. Yazmıştım bir ara uzun uzun. Tüketim üzerine kurulu oldukları için.
Ulusal bayramları severim, birlik beraberliği pekiştirir, milli değerleri öğretir diye.
Dini bayramları da severdim, evlenene kadar. Genele bakınca yine severim de, özelimde uykularım kaçıyor bayramlar yaklaştıkça. Bunu da yazmıştım eskiden.
Kandilleri de severim. En fazla kandil simiti alma adeti var. Almayınca darılan, küsen, trip atan tipler yok. İnsanlar birbirini hatırlıyor, arıyor, dua ediyor. Toplu yapılan ibadetler var, dolayısıyla birlik-beraberlik...
Böyle düşünüyorum düşünmesine ama, üzerimde bir bıkkınlık. Kimseyi arayasım yok. Bu aralar fiziken de, ruhen de kendimi kötü hissediyorum. Nedenini baharın gelmesine bağlasam da belli de olmaz. Sanırım yine geldiler bana... :))
Evin önündeki parkın ağaçları çiçek açtı, izlemesi pek güzel. Ama burnum, gözüm, boğazım kaşınıyor. Hep yorgunum. Sabah uyanması bir dert.
Üzerine belim ağrıyor, bizim ailede bel kasları zayıf. Babamın bel fıtığı var, abimin de beli ağrır, bekliyordum açıkçası. Şimdi uzun süre oturunca kalktığımda hemen doğrulamamayla başlayan, ufak ama can sıkan bir ağrıya sahibim. Yıllardır bu sorunu bilmeme rağmen harekete geç(e)mezken, baktım sonrası tatsız görünüyor, kalkıp havuza gidiyorum.
Hafta içi öğleden sonra kimse olmaz derken bir bakıyorum, her kulvarda bir- iki kişi nazlı nazlı yüzüyor. Gözüme yan kulvarı kestiriyorum, iki vatandaş var. Onları gözete gözete sırtüstü yüzüyorum, aramız açılınca kulaç atıyorum, kimseye çarpmayayım diye çünkü çarparsam dengem bozulacak, biliyorum, su derin (230 cm), panikliyorum.
Yine güvenli mesafeyi ayarlıyorum, gözüm tavandaki çizgide hizalı giderken hoop elim bir şeye çarpıyor. Neye? ileri doğru yüzerken sıkılıp geri dönen bir lavuğa, çok afedersiniz.
Nerdeyse 40 yaşındayım, vücudum 20sindeyken bile çok muntazam değildi, kafamda bone gözlük, güzel miyim çirkin miyim belli değil, magandanın teki havuzda taciz ediyor.!!
Neyseki sandığım kadar paniklemiyorum. Kulvarı değiştiriyorum, orta kulvara geçince bi yerleri yemiyor sanırım, gelmiyor daha.
Ertesi gün oluyor, evde de egzersiz yapayım, haftada bir iki kez de havuza giderim diyorum. Çocukluğumda HBB diye bir kanal vardı, sabahları "Bodies in Motion" diye bir aeorobik programı yayınlardı. O aklıma geliyor, internetten arayıp bulup yapıyorum.. Gilad devam etmiş, o eski hali yok tabi. Aynı kondüsyonda ama yaşlanmış haliyle. Aaa, o zamanlarım geliyor gözümün önüne, ilk gençlik yılları. Bu aralar eskiyi hatırlamak üzüyor beni, ne oluyorsa artık.
Sonra yoga geliyor aklıma, bir ara yogaya sarmıştım, pek de hoşuma gitmişti. Sadece ohmm deyip meditasyon yapmak zannettiğim yoganın hiç de öyle olmadığını şaşırarak görmüştüm. Yine internette aranırken "Elif İşcan" diye bir hatuna denk geliyorum. 40 dakikalık bir video hazırlamış yeni başlayanlar için.
Becerebildiğim kadar yapıyorum, ah o hareketler belime ne kadar iyi geliyor, esnemeler rahatlatıyor, benden mutlusu yok. Keyifli hissediyorum kendimi, kalkıp biraz çalışıyorum, yemek yapıyorum, akşam oluyor, beyler geliyor, yemek yiyoruz, muhabbet ediyoruz, ödev yapıyoruz, oynuyoruz falan.
Evde en geç küçük prens uyuyor. Yanında yatarken bazen uyuyakalıyorum. Yine öyle oluyor, uyandığımda saate bakıyorum, 1e geliyor, kalkmaya çalışıyorum, o da ne? Sol böbreğimin üstüne biri bıçak sokmuş. Kim? Elif İşcan. Kalkmak ne, yataktan doğrulamıyorum.
Gözümden yaş geliyor. Zar zor doğrulup odadan çıkıyorum, hamladığımı düşünüyorum ama 'hamlayacak kadar zorlamadım kendimi' diyorum. Ahhhh. Bu durumun çözümü, bu hale sokan hareketleri tekrar yapmak ve süt ürünleri tüketmemektir, biliyorum. Ertesi gün zor geçiyor ama çabuk toparlıyor neyse ki.
Son günlerimin özeti, yoga belimin ağrısına ve ruhuma iyi geliyor. Gilad'cığım beni geçmişe götürüyor ve onunla aerobik yapmak beni mutlu ediyor. Uyanabileyim diye kendime bir kahve pressi ve filtre kahve alıyorum, kokusu şımartıyor. İşyerine daha sıkça gitmeyi planlıyorum, çünkü ben koşturmadıkça kimse işi ilerletmiyor. Hayatı biraz daha kendim odaklı yaşamaya çalışıyorum, bana kazandırdıkları ve kaybettirdikleri var, bir süre böyle deneyeceğim bakalım. Bana ve aileme nasıl yansıyacak?
Regaib kandilimiz kutlu olsun. :)
Sağlıkla ve mutlulukla nicelerini görelim inşallah.