İzleyiciler

20 Nisan 2016 Çarşamba

zaman topukladı, kaçıyor...


Hızlı yaşamak genelde hoşuma gider, ama son zamanlarda "şöööyle bir otursam, telefon hiç çalmasa, sorumluluğum olmasa, avare avare film izleyip, kahve içsem" derken buluyorum kendimi. Ay ne ütopik.
Bebeği, bakıcısına bırakıp dışarı çıkma cesareti gösteremedim daha, iki ay oldu başlayalı, paranoyak tarafım düzelmiyor bir türlü. Sanki arkamı dönsem zarar verecek :(

Epey oldu, günlük niyetine kullanmayı planladığım bloğuma yazmıyorum, olaylar oluyor, bitiyor, unutuyorum. Gerçi yazmadığım süre boyunca çok da keyifli bir şey yaşamadım ama hayat sadece keyiften ibaret değil. Deftere yazdığım zamanlardaki gibi maddeleyeyim de bari, arasında bağlantı kurmam gerekmesin. :p

*Gündem malum, kahredici. Hükümet son dönemdeki olayları bahane gösterip 23 Nisan resepsiyonunu iptal etmiş. Bir "n'oluyoruz" diyen yok. İnsanlar fb'de ay şöyle vay böyle deyip, hemen peşine akşam yemeklerini paylaşıyorlar. Uğraşmadan, ölmeden geldi ya bu cumhuriyet, sanırım kıymeti yok. :(
*Geçen hafta bakıcı hanım ailevi problemleri olduğunu söyleyip erken çıkmak istedi. İşyerinden de arayıp, planları teslim etmemi söylediler mi? Hoş geldin gündüz bebek bak, gece çalış. Yetiştireceğim diye yaptığım gelişigüzel yerleri toparlamak bu haftaya sarktı, programın hala gerisindeyim. Depar yapmam lazım ama hiç gücüm yok.
*Yunus Emre- Aşkın Yolculuğu diye bir film izlemeye başladım çalışırken. Başka bir dünyayı anlatan, akıcı bir film, oyuncular hakkını veriyor karakterlerin. "Payidar Tüfekçioğlu"nu beğenirdim zaten, Tabduk Emre'yi oynuyor. İzlediğim süre boyunca etkileniyorum, ama kapatınca her şey eski düzenine dönüyor.
*Çok unutkanım, özellikle bebek ağlarken... Dışarı çıkacaksam, çıkma nedenimi bile unutacak kadar. Elimi ayağıma dolaştırıyor velet. İsimleri hatırlayamıyorum, işleri hatırlamıyorum.
*Büyük prensin tekvando dersini izledim bu hafta. Benim izlediğimi gören hoca, benim bebeyle daha çok ilgilendi. Ne acı, izleyeni varsa kıymetli, yoksa ne yaparsa yapsın. İllaki orda olmam mı lazım? Benim çocuğumla özel olarak ilgileneceğine, az da olsa herkesle ayrı ayrı ilgilenseydi daha kıymetliydi benim için. Herkes şov peşinde, yaranma peşinde.

Bir dişliye takılmış, dönüyor da dönüyorum gibi hissediyorum son zamanlar. Önümdeki arkamdaki dişlilerden kopup bir yere gidemiyorum. Duramıyorum, azıcık dursam zincirleme her şey aksıyor.

4 yorum:

  1. 23 Nisan konusunda çok sinirliyim! Şehitlerimiz, sivil halk patlamalarda öldüğünde ''Ferhat Göçer dinlemeye devam edelim, bunları sevindirmeyelim'' diyenler bunlar değil miydi? Şimdi ne oluyor da 23 Nisan iptal ediliyor? Korktukları çocukların sevincimi yoksa Atamızı bir kez daha anmak mı? İnsanlar da susmaya o kadar alışmış ki, adeta kültür olmuş. Aman konuşmasınlar. Günümüzün dertli problemleri hiç bitmiyor. Bahar ayından kaynaklı üzerimizde ki kırgınlık da fena.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Di mi ya :(((
      Cocuklari mutlu etmeyecek kadar insanliktan ciktiklarini sanmiyorum. Maksat Atamizin eserlerini unutturmak bence. Peygamberimizin miladi takvime gore her yil degisen dogumgununu nisana baglayarak baslattilar, simdi de kutlamamak adina her turlu cambazligi yapiyorlar.
      Dogru soz... susmaya alistirilmisiz. Ne gelirse eyvallah.

      Sil
  2. Gündeme göz atmayı bırak gözlerimi kaçırmaktayım itinayla. Bu şekilde nereye kadar gider bilmiyorum.

    Çocuklar küçükken annelere nefes alacak zaman yok..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Genclik gidiyor ama handan :( coskular heyecanlar hevesler kaciyor. Yerine dinginlik ve hastaliklar geliyor.

      Sil