İzleyiciler

14 Aralık 2015 Pazartesi

çıkmaz

Küçük prensim yanımda yatıyor. Yanından kalkarsam uyanıyor.
Bu yüzden büyük prensimin "boy uzatma sütü"nü veremiyorum geceleri.

Bu sabah ilave olarak kahvaltı da hazırlayamadım. Kahvaltıdan geçtim, hava soğuktu, tayt giydireyim istedim, kirlideymiş. Eşofman altı giydirdim, sanki mahrumiyet bölgesindeyiz. Şaşırdı kaldı zavallım. Yalap şalap hazırlayıp uğurladım kapıdan. Servise bile bırakamadan. Birtanem, aç, bakımsız ve yalnız gitti.
Canımın sıkıntısından kulaklarım uğuldamaya başlamıştı ki, bebeğim kucağımda mızırdanmaya başladı, aynaya bakmayı pek sever, önüne götürdüm, işe yaradı hakikaten. İki tatlı dişini göstere göstere güldü. Gülüştük.

Gözüm kendi görüntüme takıldı... Allah'ım. Yüzüm gülüyor ama gözlerim gülmüyor. Bilakis gözlerim hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyor. Yanları kırışmış, altları morarmış. Fi tarihinden kalma gözlüklerin altında.
Ben ne kadar da yorulmuşum böyle. Yıllar dövmüş beni. Koş, koş, para kazanmak için koş, hayatta kalmak için koş. İyi anne, iyi evlat, iyi eş olmak için koş. Koş da, kendin için bir durup soluklanma bile.

"....
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
......."  (Yaş otuzbeş, Tarancı)

Kendime üzülüyorum, ne olacaktım, ne oldum? Sonra, nankör olduğumu, şükretmem gerekirken neler düşündüğümü haykırmaya başlıyor iç sesim. Kendime acımak ve elimdekine şükretmek ikileminde kalıyorum. Hayatımın çoğu döneminde olduğu gibi.

Ne yapsam?
-Kuaföre gitsem, röfle yaptırsam?
-Bebeğimi hala emziriyorum. Neden kimya bulaştırayım?
-Birkaç günlüğüne bir yerlere kaçsam?
-Bebek çok küçük, hava soğuk, neden düzeni bozayım kış vakti? Üstelik büyüğün de kursları var.
-Kitap okusam?
-İşim var, zaten kimse inanmıyor bu işi yürütebileceğime, neden ellerine koz vereyim?
-Spora gitsem?
-Bebek?? Bakıcı kapıda mı beklesin?
-Kendime yeni kıyafetler alsam?
-Lazım mı? Şu parasızlıkta...

Eşimin, "Her şeye bir lafın var, senin yapasın yok" lafı çınlıyor şu an kulaklarımda.

Sanırım ben yaşamayı beceremiyorum.



12 yorum:

  1. En zor zamanlar şimdi. Bir de çalışınca. Ben işten ayrıldığım halde yetişemiyordum ikisine neredeyse. Kapana kısılmış gibi hissediyordum kendimi. Arada minik mola ayarlamak lazım yoksa sinirler çok yıpranıyor. Sinirleri yıpranmış anne de bir işe yaramaz. Bir akşam bir odaya kapanıp kim ne yemiş, nasıl yatmış ilgilenmeden kitaba gömülmek iyi gelebilir. Benim eşimin pek bir hayrı yoktu ama belki seninkisi yardım eder :)

    YanıtlaSil
  2. Benim eşim de farklı değil :(
    Ben öyle kapıyı kapatıp kitap okuyabilecek biri değilim ki. Keşke olsaydım, ben de rahat olsaydım, bu kadar yıpratmazdım kendimi.

    Neyseki gündüzden daha iyiyim.
    Sağolasın desteğin için. :)

    YanıtlaSil
  3. Yatarken yanına tülbent gibi birşey alıp, eline versen, senin kokunu da alır, yumuşak ağzını burnunu kapayıp nefes almasını engelleyecek birşey güven verip, uyumasını sağlayabilir. Yoksa çok zor sana.:( Gece olmasa da gündüz uykularında falan alışır belki. Kaç aylık yahu? :)

    Herkes uyuyunca yataktan kendini kaldırabilirsen, eskiden yaptığın birşei yap.Dizi islemek gibi .Hatta yarım kalmış bir dizin varsa süper olur. Kendini daha iyi hissedersin. Ya da yapmak istediğin herhangi birşeyi. Sabah uyandığında her şey daha güzel olacak.

    Hem sen iki çocuk,eş, hem de işi bir arada çekip çeviriyorsun.Kendinle gurur duymalısın. Gözünün morlukları uyku saatlerin çoğalınca geçecek. Kırışıklık dediğin bir kreme bakıyor. Bu hayatta en pişman olmayacağın şey, sadece çocukların olacak. Gerisi, arkandan edilmiş boş iki laf, bir makyaj malzemesi, bir de kuaför... :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlaç gibi olmuş yorumun :))

      Ufaklık 7 aylık. Yanyana yatıyoruz zaten, yorgana yastığa sinmiştir kokum ama tülbenti de deneyeyim bakalım. Keşke işe yarasa.

      Çekip çeviremiyorum aslında bitli turist. Hepsi yarım.

      Sil
  4. Hehe kimin yarım değil ki? Herhangi bir sebepten dolayı, farketmez. Tek çocukla herşeyim yarım mesela. Alıştım artık, kendimi böyle seviyorum. :P

    Ay küçük daha. Zor zamanları bir de. Çok normal değil mi? :) Ben beşiğine yatırdım genelde o dönemlerde. Şimdi söylediğim şey gerçekci olmaz. Sevdiği bir şeyi tutarak uyumasını sağlamıştım ben. O yüzden tülbent dedim. Şimdi kedisini alıyor. Ama işte çocuktan çocuğa değişiyor. Biraz daha büyüsün rahatlayacaksın, biliyorsun. ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)
      Beşiğine yatırıyorum ben de ama gecenin ortalarında yanıma alıyorum. Her seferinde uyan, uyut, geri yatırdan daha kolay oluyor yanyana olunca.

      Sağlıklı olunca insan her şeyin üstesinden gelebiliyor, baş yastığa düşünce kararıyor ortalık. Üşüyorum zannediyordum, meğer enfeksiyondan titriyormuşum. Şükür bugün daha iyiyim. Zamanla her şey düzelecek inşallah.

      Sil
  5. Bunlar bir gün gelecek anıya dönüşecek. Bebeğin büyüyecek, diğeri daha da büyüyecek ve sen tekrar kuaföre de gideceksin, röfle de yaptıracaksın. Her şey anı olacak .
    Ben böyle teselli etmiştim kendimi. İşe yaradı. İki çocuklu anne değilim ben. Bir oğlum var 12 yaşında. Çocuk büyütmek çok zor. Özellikle iki çocuklu anneleri bu yüzden ayakta alkışlıyorum. :)
    Sevgiler kocaman :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgiler benden.
      Moral oluyor böyle şeyleri okumak :))
      Öyle anlar oluyor ki, böyle şeyleri aklına getiremiyor insan yorgunluktan, bezginlikten.

      Oğluşu ve sizi öpüyorum.

      Sil
  6. merhaba,okurken ben mi yazmışım bu satırları dedim..Bak (izninle sen diyeceğim,bu yazı sizli bizli cevaplanamayacak kadar duygu yüklü çünkü ),cevap veren herkes de benzer şeyler yazmış.Bunların hepsi geçip unutuluyor sonra.Amaaa,açtığı derin izler kapanmıyor tabiii.Özellikle koca kişisine karşı duyulan kırgınlık baki kalıyor.Eminin arar ara nefrete benzer duygularda hissediyorsundur kocişkona.Ben alenen nefret etmiştim o dönem.Bumuymuş leynnn,bu kadarmıymış aşkkk,nefter ediyom senden deee,anandan daaa,ablandan daaa....Hı hı aynen bu durumdaydım.Prematüre ikizlerimiz vardı.Bir dönem kız kardeşim gece gündüz yanımdaydı,koca kişisi başka ilde çalışıyordu.Bebişler 4.5 aylık olduklarında bacımı evine yolladım çünkü koca kişisi gelmişti.Laannn,herif gece gündüz horul horul uyuyo bee,gelmeseydi daha iyiydi.Hiç değilse görmeyince kızamıyorsun.Allahım,hiç uyumadan yaşanır mı,ben yaşadım.Uyumazdı benim bebeklerim,ne gece ne gündüz.Uyusalar ne çare,biri uyur biri uyanırdı.Aynadan bana bakan paçoz kadını hiç gözüm tutmazdı ama o paçozla ilgilenecek vaktim yoktu,aslında tuvalete bile gitmeye vaktim yoktu.Bir seferinde tam on gün gitmemişim de tıkandıydım,hastanelik oldum.(yok kız hastaneye gitmeye de vakit yoktu evde müdahale ettim,doktorum ya ben,hı hı evet bir de çalışma meselesi var yani).Neyse koca kişisinin aklına esiyor bazen çocukları dışarı çıkarıyoruz,o giyinip kuşanıyor,geçiyor kenara.Ben ikizleri giydir,bebek çantalarını hazırla,biberonlar şurada,emzikler burada,tak üstüne eşofmanı,hadi gidiyoruz şeklinde hazırlanıyorum.Herif ekselansları ben de beyefendinin çocuklarının bakıcısı şeklinde geziyoruz ortalıkta.Yaniii,üzülme,kızma,küsme,hepimiz benzer şeyler yaşıyoruz.E,tabii,gönül prenses muamelesi görmek istiyor ama bizde prens bulunmuyor.Yavrularının tadını çıkar ancak tüm hayatını onlara göre ayarlamaya çalışma,tavuk anne olma.Bizler tavuk anne modeliyiz ama doğrusu çocuğun senin hayatına adapte olması.Daha sağlıklı bir ruhsal gelişim yaşamaları için böyle olması gerekiyor.Yani işin uzmanları öyle diyor.Gelişmiş ülkelerde bu böyle uygulanıyor ve sürprizzz onlar gelişmişler bizim gibi değiller.Özetle bırak bebek sana uysun,çocuk sana uysun,inan hepiniz için daha iyi olacak.Ben de senin gibiydim,her şeyi halledicem,hepsini yetiştiricem,mükemmel anne olucam diye kendimi harcadım.Çocuklar dahil kimse farkında olmuyor.Bırak kirli tayt giysin,sevildiğini bilsin ona yeter.Kirli taytı hatırlamaz ama çok sevildiğini unutmaz.Koca kişisine hiç kafayı takma,bir keresinde zatürre oldum,hastaneye yatıracaklar,yatmadım tabi.İkizlere mama yedirilecek,her şeyi hazırladım getirdim,ölüyorum hastalıktan,mamalarını yediriver dedim de ,umrunda bile olmadı ya benimkinin.Şimdi bunları hatırlattığımda çok utanmış gibi yapıyor işte,hepsi bu,ama beni deliler gibi de sever.Anlayacağın en büyük çocuklarımız onlar.Biz oğullarımızı böyle yetiştirmeyeceğiz,bu konuda yapabileceğimiz bu kadar işte...Hepimiz arkandayız,hangimize uğrayıp içini boşaltmak istersen gel....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben böyle bir yorumu nasıl görmem ya, kendi blogumdan haberim yok, halbuki nasıl da ihtiyacım vardı, yazıldığı zaman görseydim ya :(

      Koca kişisi...
      Ne hayalleri oluyor insanın da, neler geliyor başına di mi?
      Şu zatürre zamanında mama yedirmeme olayı ile yarışacak anılarım var benim ama anlatmayayım, laf lafı açar, oturup karşılıklı ağlamayalım.

      Bir yerde okudum, "saçlarını süpürge eden anneler, süpürge yetiştirir" diye, annem aklıma geldi, sonra kendim. İki süpürge. Senin "tavuk anne" tanımlaman gibi. Ben en tavuklardan biriyimdir hem de. Okuyup okuyup, hak veriyorum, iş icraata gelince olmuyor, yapamıyorum. Beni görünce gülüveriyor eşşek, kucağına al diye, almazsam yalvaran gözlerle bakıyor. Değil bebeğim, yavru köpek olsa gidip bağrıma basarım ben, olmuyor. Kendi kendime "süpürge olacan işte, süpürge" diyorum ama, yok, ne fayda. Bir iki kere, kendini acıta acıta yapsa insan, bebek de kendi de alışır belki ama bana öyle uzak geliyor ki bu taktik.

      Hepimiz arkandayız demişsin ya, gelip sarılasım geldi.

      Sil
  7. Ne çocuk sahibiyim ne de evliyim. Hatta ailemden uzakta olduğum için akrabaya, eşe dosta komşu karşıda görevlerim yok, yalnız yaşadığımdan ev arkadaşıma karşı da sorumluluğum yok. Sadece çalışıyorum. lakin yine de yorgun hissediyorum çoğu zaman... Siziz hiç düşünemiyorum (tembel miyim ne ;) Ve böyle kadınları gördükçe önce iyiden bi yutkunuyor,imreniyor,kıskanıyorum. Valla ben olsam beceremem diyorum. Vel hasıl kelam önünüzde saygıyla eğiliyorum.

    YanıtlaSil
  8. Estağfirullah, eğilmek ne kelime.
    İşin aslı herkes geleceğin zorluğundan korkuyor ama hayat döve döve ortama alıştırıyor.
    Evlendiğim ilk yıllarda ya yemek yapabiliyordum, ya evi temizliyordum. Yani ya açtık ya pis.
    Bebek doğdu, "Allah'ım bebekten önce ne rahatmışım, ne boş vaktim varmış" dedim. Halbuki yoktu, gecenin bi köründe ağlaya ağlaya ütü yaptığımı hatırlarım.
    İkinci bebek doğdu. "Allah'ım 2.bebekten önce ne rahatmışım, ne boş vaktim varmış" dedim. :)))
    Tahmin edersiniz ki yoktu... iş güç ev bark bütün vaktimi alıyordu, kendime hiç zaman ayıramıyordum.
    Üniversitede öğrenciyken de öyleydi, biz sadece ders çalışma yükümlülüğü olan şanslı gruptaydık ama hep yorgunduk. :)

    Uzun lafın kısası, insan içinde bulunduğu durumu en zor sanıyor. Yutkunacak hiçbir şey yok. Başa gelen çekiliyor, evlilikmiş, çocukmuş, iş hayatıymış siz de layıkıyla yaparsınız. Dilerim hayat karşınıza sizi taşıyabilecek bir eş çıkartır, birbirinizi sırtlayıp her sorunu neşeyle aşarsınız.
    Sevgiler




    YanıtlaSil